Bu sayfada dakika saniye misafirim oldunuz .....

DİLLERE CEVİR
English   French   German   Spain   Italian   Dutch       Russian   Portuguese   Japanese   Korean   Arabic   Chinese Simplified
 
 
AVbilgiDEPOSU
AV DEPOSU

DOGADA HAYATTA KALMAK

Paylaş

" Bir insanın hayatından daha kıymetli bir şey yoksa Onun hayatının da kıymeti yoktur "







       Doğada hayatta kalma zannedildiği gibi doğaya karşı savaş vermek değildir. Zaten bu savaşı kazanmanız imkânsızdır. Doğada hayatta kalma; ihtiyacınız olan yardım gelene kadar, doğanın sunduğu ve elinizde olan imkânları birleştirerek doğa ile uyum içinde yaşamınızı sürdürmeye devam etmektir. Ama en önemlisi doğada hayatta kalmayı öğrenerek hayatın her alanında kendi kendinize yetmeyi ve doğru kararlar almayı öğreneceksiniz.




Hayatta Kalmak




        İnsanlık, pençeleri yerine aklını kullandıkça doğal düşmanlarına karşı avantaj kazandı ve giderek beyin gücü ve becerisi arttı. Bizler düşünen, azimle yaşamaya çalışan ve böylece değişip, diğerleri göçüp giderken hayatta kalmayı başaranların soyundan geliyoruz. Hayatta kalmayı en iyi başaran cins olarak insan neslinin, günlük survival tekniklerini bilmediği alanlarda uygulayabilmesi için tek gereken, biraz fazladan bilgi ve pratik beceri.

        Doğal yaşam, şehir insanı için ataları için olduğundan daha tehlikelidir, ama eğer gerekirse o da kendini rahatlıkla bu yaşama uydurabilir. Hayatta kalmak için uğraşırken en büyük düşman korkudur, ama biraz bilgi ve hayal gücüyle korkunun da üstesinden gelinir.


 

Daima Hazır Olmak




        Doğada hayatta kalmanın birinci kuralı her zaman beklenmeyeni beklemektir. Doğanın kucağında yalnız kaldığınızda ne yaptığınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Bu gibi durumlarda kullanılan teknikler, sürekli böyle ortamlarda bulunan insanlar için geliştirilmiştir. Çünkü tehlike onların günaşırı karşılaştığı bir kavramdır. Oysa normal bir hayat yaşayan insanlar için bir otomobil kazası ya da doğal afet olağanüstü bir durumdur. Ancak ailecek yapılan küçük bir kır gezisinde bile birçok belaya bulaşmak mümkün. Eğer temel hava tahmini, ilkyardım, yön bulma, elbise ve ayakkabı seçimi gibi konulardan bihaberseniz bu tatlı ve sakin gezinti başınıza bir sürü dert açabilir. Doğada başınıza gelebileceklerden korunmak için vahşi hayat konusunda çok bilgili olmak da yetmez, tehlikeleri gerçek bir tehdit haline gelmeden fark etmeniz gerekir.

        Beklenmeyene karşı hazırlıklı olmak, olayların nasıl geliştiğini anlamaya çalışmak ve kendi tecrübelerimizle karşılaştığımız bilinmeyenleri birleştirerek devamlı gelişme kaydetmeyi gerektirir. Gezmek için az gelişmiş bir ülkedeki vahşi bölgeleri seçmiş olsak bile genellikle sadece modern hayatın imkânlarıyla donatılmış günlük yaşantımızdan bir an için uzaklaşmış seyirciler olmaktan öteye gitmeyiz. Ancak eğer hayatı anlamak istiyorsak konforlu korunaklarımızdan çıkmalıyız. 

        Bir tropik adada bir başınıza kaldığınızı düşünün. Şişe suyu, hazır yemekler ya da güneş gözlüğü bile yok. Şehirde hayatınızı yaşanır kılan kredi kartlarınız bile bir işe yaramıyor. Bu yüzden sizi koruyan örtünün dışında ne olup bittiğini öğrenmek için elinizden geleni yapmalısınız. Eğer kendi fiziksel ve zihinsel sınırlarınızı kendinize dürüstçe itiraf edebilir ve böylece bu dünyanın neresine ait olduğunuzu iyice anlarsanız, ikinci adımı atabilir ve şartlar ne olursa olsun gerçek dünyada var olmak için savaşabilirsiniz.



 

Teorik mi ? / Pratik mi ?



        Başınıza nasıl dertler açılabileceğini önceden tahmin etmek zordur. Ama her tür felaketle baş etmeyi sağlayacak tüm bilgileri öğrenmek de mümkün değildir. Temel survival bilgilerini anlamak, teknikleri tek tek öğrenmekten çok daha önemlidir. Çünkü bu özel tekniklerin her seferinde duruma göre geliştirilmesi gerekir. Ne kadar iyi eğitilmiş olursanız olun işin temelini öğrenmediyseniz daha önce rastlamadığınız bir durumla karşılaştığınızda çaresiz kalırsınız.

        Modern teknoloji genellikle, aslında bütün işleri yapmakta kullanılan fiziksel gücü ikinci plana atar. Her işi yapan makineler olduğu için bizler normalde zamanımızın çoğunu alan bir sürü zahmetten kurtulmuş oluruz. Ama işte tam da bu yüzden, hava durumundan tutun aletlere kadar birçok önemli unsuru da giderek unuturuz. Hayatımız boyunca ne kadar çok şeyle karşılaşmış olursak olalım önemli olan, bunlardan edindiğimiz bilgilerin ne kadarını aklımızda tutabildiğimiz ve gerektiğinde uygulayabildiğimizdir. Akıp giden günlük hayat, bilgi kullanımı konusunda esnek olmamızı gerektirmez. Çünkü genellikle her şey tekdüze ve her gün birbirinin aynıdır.




 

Uyarlama Geliştirme




        Çocukken, devamlı olarak aletler keşfeder ve temel kuralları uygulamalı olarak öğrenirdik. Ancak bu gelişme, büyüyüp de bütün aletleri çarşıdan almaya başlayınca durur. Vahşi doğada bir anlamda çocukluğumuza dönmemiz, uyarlama ve geliştirmeye tekrar dönmemiz gerekir. Ancak çalışırken, bir yetişkin olarak basınç, güç ve gerilim gibi mühendislikle ilgili unsurları da göz önüne alarak, bütün bilgilerimizi, ulaşmak istediğimiz hedef doğrultusunda kullanabilmemiz gerekir. Başaramazsak ıslanabilir, aç kalabilir ya da üşüyebiliriz. 



 

Fiziksel ve Zihinsel Durum





        Doğada sert kurallar geçerlidir ve birdenbire modern hayatın rahat mekânlarından uzak düşeriz. Böyle durumlarda fiziksel özellikler önem kazanır. Eğer mümkün olduğu kadar zinde ve sağlıklı kalmaya dikkat edersek, sadece bir sorunla karşılaştığımızda hayatta kalma şansımız artmaz, aynı zamanda vücudumuzun sınırlarını da iyi biliriz. 

        İnsan, birçok hayvandan daha güçsüz bir yaratık; ama yetenek ve becerilerinin belli bir konu üzerinde yoğunlaşmamış olması, ona büyük bir avantaj sağlamaktadır. Zekâsı ve azmi sayesinde, koşullara daha kolay uyum sağlayabilir ve yeni beceriler geliştirebilir. Ama insan, şehir hayatında, vücudunu ve becerilerini çok daha az kullanır. Bu nedenle, vahşi doğada yaşayan atalarımızın, şehirde yaşayan bizlere oranla çok daha güçlü olduklarını söyleyebiliriz.

        İnsan, fiziksel açıdan diğer hayvanlara rakip olamaz, kendisini koruyacak pençe, diş ya da gagası veya içine saklanabileceği bir kabuğu olmadığı için doğadaki etobur hayvanlara kolayca yem olabilir. Görüşü ya da koku alma duyusu yeterince güçlü değildir, tehlikeleri fark edemediği gibi düşmanlarından kaçabilecek kadar hızlı koşamaz. Özel giysileri olmadan belirli iklimlerde yaşamını sürdüremez. Ama hayatta kalmak için kullanabileceği çok güçlü bir silaha sahiptir: Fiziksel güçsüzlüğü yüzünden son derece gelişen aklı hayatta kalmasını sağlar.




 

Kısaca İnsan Vücudu





Koku

        Koku alma duyusu, doğada yiyecek bulmak, başka yaratıkları ve başa gelebilecek tehlikeleri fark etmeye yarar. İnsan burnu, köpeğinki kadar güçlü ve hassas olmasa da, yine de fena sayılmaz.

Duyma

        Vahşi hayvanlar, tehlikenin gelişini, doğadaki sesleri dinleyerek anlar. Ama gürültülü bir ortamda yaşayan kent insanı, artık daha ağır işitiyor, kulaklarının duyarlılığı ve işitme gücü, etrafı dikkatle dinleme isteği azalıyor.

Tat alma

        Dilimizin üzerindeki tat alma dokusu sayesinde, acı, tatlı, tuzlu, ekşi gibi tatlan birbirinden kolaylıkla ayırabiliriz. Beyin, bu dokudan gelen bilgileri ve yemeğin kokusunu yorumlayarak bir tat belirler.

Solunum hızı

        Beynin oksijen gereksinimine göre, solunum hızı değişir. Çok çaba harcadığımız ya da korktuğumuz anlarda, oksijen düzeyinin düşük olduğu yüksek irtifada solunum hızı artar.

Omurga

        İnsan vücudunun yapısı, aslında dört ayak üzerinde yürümeye uygun olduğu için, iki ayaküstünde yürümenin bedelini bel ağrılarıyla çekeriz.

Parmaklar

        Birbirinden bağımsız hareket edebilen parmaklarımız, cisimleri kavramamızı ve karmaşık aletler yapıp kullanabilmemizi, çevre koşullarına daha kolay uyum gösterebilmemizi sağlar.

Eklemler

        Diz ya da bilek gibi eklemler kolay incinirler. Şehir hayatında fazla egzersiz yapamadığımız için, eklemlerimizin zayıflığı çoğu zaman sorun çıkartır

Ayaklar

        Vücudumuzun bütün ağırlığını taşıyan ayaklarımız, kötü bir arazide sakatlanabilir ya da başka sorunlara yol açabilir.

Beyin

        İnsan, beyni sayesinde, diğer duyularının zayıflıklarının üstesinden gelmeyi başarır, mantıklı düşünebilir, kendini koruyabilir; tarih, gelecek gibi kavramlar oluşturup evrendeki yeri hakkında felsefeler üretebilir.

Görme

        Görüş açısı 210 derece civarında olan insan, 120 derecelik bir kısmı üst üste binen stereoskopik bir görüşe sahip. Böylece çevremizi üç boyutlu görebiliyor, uzaklıkları tahmin edebiliyor ve gün ışığında renkleri fark edebiliyoruz.

Dişler

        İnsanların eti kesmek, bitkileri öğütmek ve çiğnemek için dişleri vardır. Dişlerimiz hem et hem de ot yiyebileceğimiz şekilde gelişmiştir.

Kalp

        Kalp, oksijen içeren kanı vücuda pompalayarak diğer organların çalışmasını sağlar. Kalp sağlığını korumak için düzenli olarak egzersiz yapmamız gerekli, çünkü kalpteki herhangi bir rahatsızlık, vücudumuzdaki diğer organları da olumsuz yönde etkiler.

Deri

         İç organları koruyan ve terleme yoluyla vücut ısısını ayarlayan deri, insan evrim geçirdikçe, kendisini koruyan kılların büyük bölümünü yitirdi. Bu nedenle, derimizi güneşten, yağmurdan ve soğuktan korunmamız gerekiyor.



Doğaya Adapte Olmak

Bazı Adaptasyon Şekilleri




Fındık faresi

        Küçük ve sinirli bir hayvan olan bu sevimli yaratık, son derece hızlı bir metabolizmaya sahiptir. Yemek sıkıntısı çekmemek için kış uykusuna yatan fındık faresi, uykuya daldığında, solunumu yavaşlar ve vücudu daha önce depoladığı yağı kullanır.

Balina

        Memeli olmasına ve hava solumak zorunda kalmasına karşın, okyanusa çok iyi uyum sağlayan balina, beslenmek için dibe dalması gerektiğinde nefesini 20 dakika tutabilir. Ama ortama çok iyi uyum sağladığı için, başka bir ortamda yaşayamaz.

Çöl tilkisi

        Çöl tilkisi, en küçük sesin yerini saptamak ve gece gündüz avlanabilmek için her yöne dönebilen kulaklarının kocamanlığı sayesinde, çöl ortamında fazla vücut ısısından kurtulabilir.

Sivri burunlu fare

        Küçücük vücudu ve hızı sayesinde sorekslerin metabolizması da çok çabuk çalışır. Ama bu yüzden hiç durmadan yemek zorundadır. İnsan, aklını kullanarak, dünyanın hemen hemen her yerini yaşanılır hale getirmeyi başardı ve zaman geçtikçe hem biyolojik hem de fizyolojik olarak, yaşadığı ortama, iklime ve arazi yapısına uyum sağladı. "İlkel" denen toplumlar, çevreyle içice yaşarlar; anlaşılması zor sosyal alışkanlıkları, şaşırtıcı biyolojik özellikleri vardır. Buna karşılık, "modern" insan, beton cangılın içinde varlığını sürdürebilmek için, doğayla ilgili alışkanlık ve becerilerinin büyük bir bölümünü yitirmiş; doğadan, iklimlerden ve şehrin dışındaki doğal yaşamdan soyutlanmıştır. Şehir insanı, vahşi doğada sağ kalabilmek için, ataları tarafından geliştirilen ve bugünün ilkel insanları tarafından hala kullanılan teknikleri öğrenmek durumundadır

Şerpa

        Şerpalar dağlarda yaşama çok iyi uyum sağlamışlardır. Kısa ve güçlü bacakları, yüksek solunum kapasiteleriyle, fiziksel olarak yüksek irtifalarda yaşamaya uygundurlar. Alçak yerlerde yaşayan insanlara oranla, güç kaybetmeden ve soluk soluğa kalmadan daha çok yük taşıyabilirler. Yükseklerdeki düşük oksijen düzeyinde yaşayabilmek için, dağ insanlarının kanlarında fazladan alyuvar oluşur.

Eskimo

        40 yıl öncesine kadar hala hayvan postları giyen ve avlanırken sığınak olarak iglolar inşa eden Eskimolar, daha çok ete dayalı karbonhidratsız bir diyet sürdürüyorlardı ve yeterli protein üretebilmek için fazla mesai yapan karaciğerleri normalden büyüktü. Bugün Kuzey Kutbu`ndaki yerleşim birimleri modern olsa da, Eskimolar fiziksel olarak hala Kuzey Kutbu`nun ekstrem iklim koşullarına uygun bir yapıya sahipler.

Hatam

        Dağlardaki yağmur ormanları, tropik konumlan nedeniyle hem çok sıcak ve yağmurlu, hem de yüksek irtifa yüzünden, özellikle geceleri son derece rüzgârlı ve soğuktur. Yöre halkı, aşırı sıcağa ve iklim koşullarına uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Ama şehir insanının, gerekli elbise ve ekipman olmadan burada yaşaması mümkün değildir.

Tuareg

        Bir yerde uzun zaman kalamayan bu çöl hayaletleri, hayvanların eti, kanı ve sütüyle beslenir; küçük aile gruplarıyla gezen Tuareg`ler, su kaynaklan arasında devamlı dolaşarak çul ortamına ayak uydururlar. Ancak günümüzde yaşadıkları sınır problemleri yüzünden bu insanlar, hayvanlarını besleyebilmek için çok küçük alanlara tıkılıp kalmak zorunda kaldılar.

Avustralya yerlisi

        Avustralya`daki zor iklim ve arazi koşullarına karşın, Aborijin adı verilen yerliler, doğanın koynunda yaşamayı başarmıştır. Başarılarının sırrı, yerel özellikleri çok iyi bilmeleri, efsane ve geleneklerine bağlı kalmalarında saklıdır.

Şehir insanı

        Hiç de doğal olmayan, tamamen teknolojik bir çevrede, yiyecek bulmak için mücadele etmesine gerek kalmadan yaşamını sürdüren şehir insanı, yolculuk ederken araç kullanır, vücudunu çok az çalıştırır. Merkezi ısıtma ve klimalar nedeniyle oda sıcaklığı genellikle sabittir; sıcaklığın kışın yüksek, yazın düşük olması sağlanır. Şehirde var olabilmek için gereken gizli refleks ve uzmanlıklar doğadakilerden çok farklıdır. Bu yüzden şehir insanı, teknolojinin nimetleri olmadan yaşayamaz. Vahşi doğada hayatta kalabilmek için, pratik zekâ ve bilimsel verileri koşullara uyarlayabilme yeteneği gereklidir. Oysa şehir insanı, böyle şeylere zamanı olmadığı ve genellikle böyle bir gereksinim duymadığı için, problemlere pratik çözümler getirmeye alışık değildir. Ama doğada kaldığınızda, bu pratik çözümlere bol bol zamanınız ve ihtiyacınız olacak !



Beslenme




Yağlar

        Önemli bir enerji kaynağı olan yağlar, vücut hücrelerinin yapımı ve yenilenmesi için gereklidir. Ayrıca insanın doymasını da sağlar. Yemekten sonra, yağları sindirebilmek için bol bol su içmeli; bu nedenle, yalnızca bol su içebileceğiniz zaman yağ yemelisiniz. Tohumlar, yağ kadar protein açısından da zengindir.

Mineraller

        Metabolizmayı kontrol eden, kemik yapımında ve yaraların iyileşmesinde kullanılan mineraller, gerçekten birçok işe yarar. Mineral eksikliği krampa ve kas erimelerine yol açabilir. Eğer et yemiyorsanız yeşil sebze, fiştik ve meyvelerden oluşan bir diyet uygulamalı; başta demir olmak üzere, yaşamsal önem taşıyan mineralleri almalısınız. Mineral, mantar ve deniz yosununda da bol miktarda bulunur.

Lif

        Lifli yiyecekler, boşaltım sisteminin daha rahat çalışabilmesini sağlar. Lifli besinler arasında, meyve, sebze ve ekmek başta gelir.
 
Karbonhidratlar

        Vücuda enerji veren karbonhidratlar beslenmede önemli bir rol oynar. Nişasta ya da şeker olarak alabileceğiniz, karbonhidratlar, karaciğerde depolanır ve parçalanır, glikoza dönüşerek enerji sağlar. Enerjiye dönüşmeyen glikoz, yağ olarak birikir. Bal, mükemmel bir şeker kaynağıdır.

Vitaminler

        Büyüme, vücut dokularının tamiri ve enerji üretiminin başlatılması için kullanılan vitaminler, taze meyvede bolca bulunur. Ama doğal besin kaynaklarının çoğu gibi, meyveler de sezonluktur. Mevsim özelliklerinin etkin olduğu yerlerde, uzun süreli survival durumlarında, meyvelerin toplanması ve kış için kurutulması gerekir.

Proteinler

        Protein doku yapımı ve büyümenin devamı için gereklidir. Vücut için yaşamsal önem taşıyan ve kendiliğinden sentez yapamayan aminoasitlerin üretiminde kullanılan bazı proteinlerin, gıdalardan alınması gerekir. Et ve balık, gerekli aminoasit, vitamin ve minerallere sahiptir. Kimi sebzelerde de protein bulunur.

Kalori Gereksinimi

        Gıdalardan elde edilen enerji kaloriyle ifade edilir. Yaşamımızı sürdürebilmek için kaloriye ihtiyacımız vardır. Bütün günü yatakta geçirsek bile, yine de yaklaşık iki bin kalori yakarsız. Gereksinim duyduğunuz kalori miktarı, yaş ve kilo gibi çeşitli etkenlere bağlıdır. Survival durumunda kaldığınızda, kalori giriş -çıkışını dengede tutmaya özen göstermelisiniz.

        İklim, fizik kondisyon ve harcanan efor gibi etkenlere bağlı olarak, farklı aktiviteler için farklı miktarda kalori gerekir. Aşağıdaki rakamlar "ortalama" bir erkek ya da kadının ihtiyaçlarını gösteriyor. Ama yaptığınız işe, hava koşullarına ve çalıştığınız araziye göre kalori gereksiniminizin değişeceğini sakın unutmayın!


Aktivite        Kalori Saat
 
Dinlenmek
 70
 
Oturmak
 90
 
Ateş yakmak
 135
 
Yürümek
 180
 
Bisiklete binmek
 240
 
Odun kesmek
 360
 
Sprint atmak
 360
 
Koşmak
 400
 
Yüzmek
 500
 

        Erkek metabolizması, kadınınkine oranla daha az verimli ve etkili çalışır; erkek vücudu da daha ince bir yağ tabakasına ve deri katmanına, dolayısıyla daha kötü bir izolasyona sahip olduğu için, daha fazla kalori yakar. Gençler de, hem daha çok hareket ettikleri, hem de metabolizmaları yaşlılara göre daha hızlı olduğu için, yaşlılara oranla daha çok kaloriye gereksinim duyar.

HER TÜRLÜ AVLA İLGİLİ SORULARA YANITLARINIZ BURADA....
SORULARINIZI Ziyaretci Defterine BİLDİRİN  KISA SÜREDE YANITLAYALIM...

XKaraKoRsANX     C  aNe  R
AV bilgi DEPOSU

Avla İlgili Bilgilerinize Bizimle Ulaşın....



XKaraKoRsANX

Bu site uzerinde kullanilan materyallerin kopyalanmasi, dagitilmasi kesinlikle yasaktir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol